Bir Siyaset Bilimcinin Merceğinden: “Gördesli Makbule Kaç Yaşında?” Sorusu Üzerine Güç, İktidar ve Vatandaşlık Analizi
Bir siyaset bilimci için yaş, yalnızca kronolojik bir veri değildir; bir politik hafızanın simgesidir. “Gördesli Makbule kaç yaşında?” sorusu da, yüzeyde biyografik bir merak gibi görünse de, aslında Türkiye’nin toplumsal düzenini, iktidar ilişkilerini ve vatandaşlık bilincini anlamak için güçlü bir metafordur. Çünkü Gördesli Makbule sadece bir birey değil, bir direniş geleneğinin, bir kadın yurttaş bilincinin tarihsel temsilcisidir.
Gördesli Makbule: Bir Kadından Fazlası, Bir Vatandaşlık Duruşu
Kurtuluş Savaşı’nın simge isimlerinden biri olan Gördesli Makbule, henüz 20’li yaşlarında ulusal direnişe katılan bir kadındı. Ancak onun hikâyesi yalnızca bir kahramanlık öyküsü değildir; aynı zamanda devlet, vatandaşlık ve cinsiyet ilişkilerinin iç içe geçtiği bir siyasal sahnedir.
Siyaset bilimi açısından Makbule, bir “politik özneye dönüşüm”ün örneğidir. Kadınların tarihsel olarak özel alana hapsedildiği bir dönemde, Makbule kamusal alana çıkmış, sadece kendi özgürlüğü için değil, ulusal egemenlik için de mücadele etmiştir. Bu, vatandaşlık bilincinin doğrudan bedelinin ödendiği bir andır.
Dolayısıyla Makbule’nin yaşı, aslında Türkiye’nin demokratik bilincinin yaşıdır. O, kadınların siyasi özne olma sürecinin erken temsilcisidir — ne bir figür, ne bir mit; bilakis, halkın içinde şekillenen siyasal direnişin somut hali.
İktidar ve Direniş: Kadının Siyasetteki Görünmez Gücü
Michel Foucault’nun iktidar anlayışı, gücün yalnızca yukarıdan aşağıya işleyen bir baskı mekanizması değil, aynı zamanda her ilişkide yeniden üretilen bir ağ olduğunu söyler. Gördesli Makbule’nin hikâyesi de bu ağın tam ortasında durur. Erkeklerin yürüttüğü silahlı mücadelenin yanı sıra, Makbule’nin mücadelesi iktidarın diline, simgelerine ve anlamlarına meydan okumuştur.
Bir erkek savaşta stratejiktir — alanı, düşmanı, taktiği düşünür. Kadın ise toplumun duygusal enerjisini örgütler; moral, dayanışma ve aidiyet üretir. Bu fark, toplumsal cinsiyetin siyaset üzerindeki derin etkisini gösterir.
Makbule’nin eylemi, “kadınların siyasal özne olamayacağı” önyargısına karşı doğrudan bir meydan okumadır.
Savaş meydanındaki her kurşun, aynı zamanda patriyarkanın sessiz duvarlarına da sıkılmıştır.
Bugün siyaset sahnesine baktığımızda, Gördesli Makbule’nin temsil ettiği direniş biçiminin hâlâ var olduğunu görürüz. Kadınlar, erkek egemen iktidar yapılarına rağmen demokratik katılımı güçlendiren, toplumsal etkileşimi derinleştiren bir siyasal bilinç yaratıyorlar.
Kurumlar, İdeoloji ve Yurttaşlık: Devletin Kadınla İmtihanı
Bir siyaset bilimci olarak Gördesli Makbule’yi incelerken, onun hikâyesini devletin ideolojik inşasıyla birlikte düşünmek gerekir. Cumhuriyet dönemi, kadınları ulusun “modern yüzü” olarak tanımladı; ancak bu tanımın içinde hem özgürleştirici hem de sınırlayıcı bir dil vardı. Kadın, kamusal alanda temsil edildi ama aynı zamanda belli bir “ahlaki” çerçeveye hapsedildi.
Makbule, bu çerçeveyi zorlayan bir figürdür. Çünkü o, devletin ideolojik öznesi değil, halkın siyasal aktörü olarak hareket etmiştir.
Bu açıdan bakıldığında, onun yaşı sadece bir zaman göstergesi değil, devletin kadınla kurduğu ilişkinin kronolojisidir. Her on yılda bir, bu ilişkinin tonu değişmiş; bazen teşvik, bazen baskı, bazen sessizlik şeklinde tezahür etmiştir.
Makbule’nin hikâyesi bize şunu hatırlatır: Vatandaşlık, sadece doğuştan kazanılan bir statü değil, sürekli yeniden tanımlanan bir mücadeledir. Kadınların bu mücadelesi, toplumsal refahın demokratikleşmesi için bir turnusol işlevi görür.
Gördesli Makbule’nin Yaşı: Siyasetin Hafızasında Zamanın Anlamı
“Gördesli Makbule kaç yaşında?” sorusunun yanıtı, tarihin sayfalarında 20’li yaşlar olarak geçer. Ama aslında o, 20 yaşında ölmüş bir genç kadın değil; yüzyıldır yaşamakta olan bir siyasal bilinçtir.
Onun yaşı, kadınların kamusal alandaki varoluşunun yaşıdır; yurttaşlık bilincinin, dayanışmanın ve adalet arayışının yaşıdır.
Bugün parlamentoda, belediyede, sivil toplumda veya sosyal medyada söz alan her kadın, Gördesli Makbule’nin mirasının bir devamıdır.
Ve belki de en provokatif soru şudur:
Makbule’nin yaşadığı dönemde savaş cephedeydi, peki bugün o savaş nerede sürüyor?
İktidarın dilinde mi, kurumların kapılarında mı, yoksa toplumun sessiz kabulleri arasında mı?
Siyaset bilimi bize şunu öğretir: Güç, yalnızca kimde olduğu değil, nasıl kullanıldığıyla anlam kazanır.
Makbule, o gücü cesaretle kullandı — bireysel bir direnişi kolektif bir bilince dönüştürdü.
Bugün onun yaşı, sadece geçmişin bir sayısı değil; geleceğin demokrasi potansiyelidir.